Öylesine dolanmaya çıkmıştım Lefkoşa’nın eski ve bana göre en güzel sokaklarında… Benim bile anılarım var kendimce bu eski Lefkoşa sokaklarına dair. Misal anneannemle Şeher’e yün..
Ankara’da öğrenci olduğum yıllarda 7. Cadde’de atari salonu gibi bir yer vardı. Şimdikilere atari salonu desen anlarlar mı! Sanmam… Hiçbir zaman bu tarz oyunları seven..
Her Eylül ayında okulların açılma zamanı yaklaşıp da annem beni ve kardeşimi okul alışverişine çıkardığında, biraz heyecan biraz da “yine başlıyoruz işte!” melankolisi çökerdi üzerime…
Pek disiplinli bir blog yazarı olmadığım pekçoğunuzun malumu. Dönem dönem büyük bir motivasyonla “merhaba”, “yeniden merhaba”, “bir kez daha merhaba” diyerek buralara döndüğüm ve çoğu..
On gündür yaz gribi gibi bişey oldum. Londra’nın yazı yok gribi var vallahi!. Önce haşat olup şöyle birkaç gün yattım. Sonra tam yavaş yavaş toparlıyorum..
Meksika’dan döneli neredeyse iki ay oldu… Bir seyahatin ardından yazacaksam, olabildiğince erken bir zamanda, henüz anılar tazeyken yazmayı tercih ediyorum detayları unutmamak için. Bu sefer vakit..
Yani okunduğu şekilde söyleyecek olursak; Wa-hah-ka! Meksika seyahatimin en akılda kalan kısmıydı Oaxaca. Rengarenk bir şehir ve kültür. Mutfağı ise bana göre pek şahane olan..
Şuraya Mexico City’e dair ne yazayım diye bakıp bakıp duruyorum, yazıp yazıp siliyorum. Mexico City, Meksika gezimin başlangıç noktasıydı. Fakat böylesi devasa bir şehirde sadece..
Sabah dışardan gelen köpek havlamaları ile gözümü açıyorum. Bir an uyku sersemliği ile nerede olduğumu anlayamıyorum ama sonra o bir anlık boşluğun ardından nerede olduğumu..
Bal yapmayan arı gibiyim son dönemlerde. Bloga yeni yazı yazmak istiyorum ama yazmıyorum, daha çok kitap okumayı planlıyorum ama elime aldığım her kitap yarım kalıyor,..
Havana ve Vinales’ten sonra Trinidad, Küba gezimin üçüncü ayağıydı. Trinidad’a dair yazmak istiyorum ancak niyeyse aklıma “Trinidad çok güzeldi” demek dışında birşey gelmiyor. Evet çok..
Küba gezisini planlarken hangi şehirlere gideceğim konusunda biraz kafa patlattım. Aslında en başından aklımda üç şehir vardı. Günün sonunda da döndüm dolaştım kendimi başladığım noktada buldum..
Yolculuk sabahı bir heyecanla uyanıp hazırlanıyorum. Her yolculuk öncesi nükseden obsesyonlarımı elimden geldiğince bastırmaya çalışıyorum ama yine de başaramıyorum. Yine evden çıkmadan önce muslukları, ocağı, fişleri..
Bir yere tatile gittiğimde dönüşümde içimde not ettiklerimi mutlaka blogta yazmalıyım heyecanı oluyor! Ama sonra o heyecan geldiği gibi aynı hızla kayboluyor! Bugün yazarım, yarın..
Elimde bir harita, yön duygumun bu kadar kötü olmasına bir kez daha sinir olarak gideceğim yeri bulmaya çalışıyorum. Zamanım dar, görülecek yer çok. Üzerimde ise..
Aramak istediğiniz metni yukarıya yazın ve Enter tuşuna basın... Aramayı iptal etmek için Esc tuşuna basın...