Biz, yani şu Korona salgını günlerinde işe gitmek zorunda olmayıp evimizde kalacak kadar şanslı olanlar, bu aralar kendimizi neyle eyleyeceğimize çokça kafa yoruyoruz sanırım. Aslına..
Her sabah yaptığım gibi yine ilk iş mutfağın perdesini açıyorum ve işte yine karşımda arka bahçedeki ağaç. Beyaz beyaz çiçeklenmeye başlamış. Bahar yeniden gelmiş ne..
Kaç zamandır aklımda olan bu tarifi yazacağım yazmasına da tam olarak tarifin adını koyamadım. Kıbrıs’ın en yerel iki ürünü zeytin ve hellimle yapılan bu hamur..
İstanbul’daki evimizin sokağında bir fırın vardı. Akşam üzerleri havanın hafifçe kararmaya başladığı saatlerde bu fırından tüm sokağa enfes bir ekmek kokusu yayılırdı. Cam açıksa da..
Peşinen söyleyim bu yazı portakal reçeli ve biscuit bahanesiyle kahvaltıya yazılmış bir güzellemedir. Ne demişti Cemal Süreya; yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının..
Sıradaki tarif; ekmek yapmak isteyip de gözü korkanlara, pazar sabahı kahvaltı masasına kendi yaptığı ekmeği getirip de sükse yapmak isteyen ama “bir pazar sabahım var onda..
Diyete başladım (evet yine!). Ama ben diyetteyim diye Mutfak 79’un çikolatadan mahrum kalmasına da müsaade edemem. Kabak kızartması iyi güzel ona bir lafım yok ama..
Kugelhopf Fransa’nın Alsace (Alsaz) bölgesine ait bir kek, belki de ekmek. Tam bilemedim doğrusu! Aslında ikisi arasında bir yerde kugelhopf. Sadece Alsace bölgesinde değil farklı..
Mevsimlerden ilkbahar, aylardan Nisan. Ancak İstanbul’da sanırsınız ki kışın en çetin günlerini yaşıyoruz. Güneşsiz, sevimsiz, soğuk bir hava, yağmur ve sis… Hiç sevmiyorum kışı. Yaz insanıyım..
Aramak istediğiniz metni yukarıya yazın ve Enter tuşuna basın... Aramayı iptal etmek için Esc tuşuna basın...