Zaman nasıl deli gibi geçiyor böyle! Eskiden geçmek bilmezdi şimdi de tutabilen beri gelsin…
Bu dondurmayı yaptığımda Kıbrıs’ta sokağa çıkma yasağının ilk zamanlarıydı. Yani Mart ayı… Hey gidi hey…
İnsanlık olarak başımıza ne geldiğini anlamaya çalıştığımız, adeta bir korku filmi gibi bir virüsten saklanmaya çalıştığımız ilk zamanlar. Çin’de ortaya çıkan ve hep Çin’de kalacağını düşündüğümüz Covid19’un hayatımızın orta yerine zönk diye oturmasından mütevellit üzerimize çöken ilk şaşkınlık hallerimiz… Kıbrıs’ta virüsün ilk olarak bir Alman turist kafilesinde farkedilmesinin ardından milletin çil yavrusu gibi önce en yakın eczaneye koşup maske bulmaya çalıştığı, sonra da eldivenleri takıp marketleri talan etmeye koştuğu günler… Hala Mayıs ayında yurtdışından ziyaretime gelecek arkadaşlarıma, “ya bekleyelim, seyahati iptal etmeyelim. Bence o güne kadar bu olay çözülür” dediğim zamanlar…Milletin facebooklardan virüse karşı alınan önlemler konusunda her gün atıp tuttuğu günler… Gerçi o değişmedi hala atıp tutmaya devam ediyorlar! Virüs de gitmedi! o da hala hayatımızda… neyse!
İşte bu günlerin başlangıcında, yani sokağa çıkmanın yasak olduğu insanların dünyanın her yerinde evde kapalı kaldıkça kendini ekmek yapmaya, ekşi maya geliştirmeye verdiği o günlerde, ben de kendimi dondurma yapmaya vurmuştum. Büyük hazırlıklarla evin bir bireyini markete eksikleri almaya gönderdiğimiz o dönemde, millet un ve maya stoklarken, ben de dondurma yapmak için krema stokluyordum! Demek ki bana da öyle gelmişti! Kınayamazsınız, ayıplayamazsınız! Kaç defa Pandemi yaşayıp sokağa çıkma yasağı vesilesiyle evlere kapandık ki yani! Demek ki ben de elemimi, kederimi, kaygımı, korkumu dondurmaya akıtmışım…
O günlerde dondurma yapıp buz gözüne attıkça dolabımda yer kalmamıştı ama allahtan 3 haftalık yalnız izolasyonumun ve bıçağın kemiğe dayandığı o günlerin sonunda, virüssüz olduğuma kanaat getirip annemlerin yanına geçmiştim de dondurma faaliyetlerime ara vermiştim en sonunda!
Annemlerde de kendimi reçel yapımına vurmuştum gerçi. Tam da bahçedeki dut ağacının meyve verdiği günlerde iki-üç günde bir şekeri dutu alıp bir tencere reçel kaynatmaya duruyordum. Vallahi yine iyi çıktık o günlerden! Ama artık bu virüs de çıksın bir zahmet hayatımızdan! Sıkıldım!
Neyse dondurma diyordum… İşte o dönemde yaptığım pekçok dondurmadan biri de bu kuru üzümlü ve Romlu dondurmaydı. En güzel tarafı da bence genelde ev yapımı dondurmalarda yakalaması zor olan kremamsı kıvamın bu dondurmada, alkolün etkisi sayesinde kolaylıkla yakalanması. Kuru üzüm ve Rom ise gayet güzel bir ikili. Klasik aromalı dondurmaların dışında dondurma çeşitlerine yer veren dondurmacıların klasiklerden birisi zaten. Evde yapımının oldukça kolay olduğunu da “karantina” günlerimde test edip onaylamış oldum. Sizinle paylaşmak için epeyce bir zaman beklediğimi yeni farkediyorum ama bu gecikme benden değil zamandan kaynaklı. Çünkü, Kenan Doğulu’nun da dediği gibi “tutamıyorum zamanı!”…
Romlu ve Kuru Üzümlü Dondurma
Tarif David Lebovitz’in The Perfect Scoop isimli kitabından alınmıştır.
Tarifte kullanılan bardak, yemek kaşığı ve çay kaşığı ölçüleri Amerikan ölçü sisteminde kullanılan cup, tablespoon ve teaspoon’un karşılığıdır.
Malzemeler
- 2/3 su bardağı (100 gr.) kuru üzüm
- 1/2 su bardağı (125 ml.) koyu Rom
- şerit şeklinde 3 cm genişliğinde portakal veya limon kabuğu
- 3/4 su bardağı (180 ml.) süt
- 2/3 su bardağı (130 gr.) şeker
- 1,1/2 su bardağı (375 ml.) krema
- bir tutam tuz
- 4 yumurta sarısı
Yapılışı
- Kuru üzümleri, Rom’u ve portakal kabuğu şeridini küçük bir tencerede ısıtın. 2 dakika kısık ateşte kaynattıktan sonra ateşten alın. Üzerini örtüp birkaç saat bekletin. (dilerseniz bu işlemi bir gün önceden de yapabilirsiniz)
- Orta boy bir tencerede sütü, kremanın 125 ml.’sini (1/2 su bardağı) ve tuzu karıştırıp ısıtın
- Kremanın kalan 250 ml’lik (1 su bardağı) kısmını derin bir kapa döküp kapın üzerine bir süzgeç yerleştirin
- Ayrı bir kapta yumurta sarılarını çırpın. Ardından ısıttığınız sütlü karışımı çok yavaşça, azar azar ve devamlı olarak karıştırmak suretiyle çırptığınız yumurtaların üzerine dökün.
- Yumurtalı karışımı tencereye geri dökün ve orta ateş üzerinde yavaş yavaş, dibinin tutmamasına özen göstererek karıştırarak pişirin. Karışım hafifçe kıvamlanmaya başlayınca (kaşığın arka yüzünü kaplayıp hemen akmayacağı kıvamı yakalayınca) ateşten alın.
- Ardından üzerine bir süzgeç yerleştirdiğiniz ve içinde krema bulunan kaba, süzgeçten geçirmek suretiyle aktarın
- Hızlıca soğuması için, bu kabı içinde su ve buz bulunan başka bir kabın içine oturtup ara ara karıştırarak soğutun. Ardından kabı üzerini örterek buz dolabına kaldırın ve iyice soğumasını bekleyin
- Karışım iyice soğuyup dondurma yapımı için hazır hale gelince, bir kenarda beklettiğiniz üzümleri ve Rom’u süzerek iki ayrı kaba alın. Portakal kabuğu şeridini atın. Bu aşamada elinizde 3 yemek kaşığı (45 ml.) Rom kalmalı. Eğer ki elinizdeki Rom süzme işleminin ardından daha az ise ekleme yaparak 45 ml.’ye tamamlayın.
- Rom’u dondurma karışımına ekleyin ve karışımı dondurma makinanıza ekleyerek, makinanızın talimatları uyarınca çalıştırın
- Dondurmanızın hazır olmasına yakın (makinayı durdurmadan birkaç dakika önce) üzümleri ekleyin
- Hazır olunca dondurmayı saklama kabına aktarın. Üzerini hava almasını engellemek için bir parça streç film ile tüm yüzeyine temas ettirerek kapladıktan sonra kabınızın kapağını kapatıp muhafaza edin.