Ofisin hemen yan sokağında Gail’s Bakery adında bir mekan var. Çok seviyorum burayı. Çoğunlukla ekmek almak için uğruyorum ve ne zaman uğrasam işi gücü bırakıp mutfağında benim olacağım, küçük bir mekan açıp sabah akşam hamur yoğurup, kek çırpma isteğiyle doluyorum.
Sıranın bana gelmesini beklerken, açacağım mekanı nasıl dekore edeceğimi, menüyü nasıl sade tutacağımı, masalara mutlaka taze çiçekler koyacağımı, mutfakta nasıl telaş içinde uğraşacağımı, ortalık sakinlediğinde fırına koyduğum keki beklerken nasıl bir yorgunluk kahvesi içeceğimi filan hayal ediyorum. Bu hayalle birlikte içime bir mutluluk yüzüme bir gülümseme yayılıyor, ama hemen sonra işi gücü bırakmak da neymiş, sokaklarda aç biilaç kalırsın, sanki mekan açacak paran var, sen duygusal insansın senin yaptığın keki beğenmezlerse kalbin kırılır diyen o iç sesim konuşmaya başlıyor. Sıra bana geldiğinde ise halihazırda konuya dair hevesim sönmüş oluyor. Sonra ekmeğimi alıyorum ve eve gitmek için yola düşüyorum. Bu benim için bir rutin artık. Bu bahsetmiş olduğum rutin ise çoğu zaman beni “hayaller ve mutluluk” başlıklı uniteye yönlendiriyor ve o an iç sesim en Serdar Ortaç sesiyle “kafaaamdaa deli sorulaaaar, kolayca çözemiyoruuummm” diye çığırmaya başlıyor! (bu arada şarkının sözleri kolayca sevemiyorum şeklinde devam ediyormuş – şu an google’a bakıp öğrendim!)
Çoğumuzun kafasını meşgul eden (ya da belki de sadece benim kafamı meşgul eden) insan nasıl mutlu olur, huzurlu olmak için ne yapmak lazım, mutluluğun tanımı ne gibi sorulara her zaman net bir yanıt bulamıyor olsam da emin olduğum bir şey var ki aslında mutluluk dediğimiz şey her detayı tamamlanmış güzel bir resim gibi duvara asılacak bir şey değil. Hayat iyisiyle kötüsüyle akıp giderken, hayatımızdaki basit, küçük detayları görebilmek, o anın tadına varabilmek galiba önemli olan. Bu arada, bu yazıyla sanırım korktuğum şey başıma gelmek üzere; balkabaklı muffin yazısı yazayım derken kendimi gayet sığ bir kişisel gelişim yazısı yazarken bulmak üzereyim. Biraz daha devam edersem mutluluk içimizde diyebilirim her an! İnşallah o noktalara gelmeden konuyu balkabaklı muffine bağlayabilirim.
Devam ediyorum- aslında mutluluk, huzur derken gelmeye çalıştığım nokta şu; ben de bu ideal düşünce biçimini maalesef ki her zaman uygulayabilen bir insan değilim, sadece bir konuya kafamı takıp tüm zamanımı ve enerjimi bunun üzerine harcayarak kendimi kolaylıkla huzursuz edebilirim. Huzurlu olmak sanırım ki benim için en kıymetli duygulardan biri ama gelin görün ki huzurlu olabilmek de kolayca başarabildiğim birşey değil. Ama farkettim ki, tüm bu harala gürele ruh halime karşın beni bile rahatlatan ve huzurlu hissettiren birşeyler var; misal fırında pişen ekmeğin kokusu, mayalanıp kabarmaya başlayan hamurun görüntüsü ve hamura dokunmanın hissiyatı ya da bu balkabaklı muffinlerde olduğu gibi içindeki baharatlar sayesinde pişerken mutfağı saran o nefis koku. Çok mu mühim şimdi bu derseniz, sanırım benim gibi çoğu zaman kötümserliğin ve kaygının boyutlarını abartan bir insan için huzurlu ve mutlu olabilecek birşeyler bulabilmek evet mühim.
Bu arada farkettim ki ben bu yazıyı balkabaklı muffinlere bağlayamayacağım, onun için yazının bu kısmında muffinlere direkt geçiş yapıyorum. İşte efendim, ben bu muffinleri yaptım, ortalık mis gibi koktu, muffinler bir güzel kabardı, ben de bir mutlu oldum, yiyen herkes de çok beğendi ben de o zaman bu tarifi paylaşayım benim gibi başkaları da mutlu olur belki dedim.
Aslında bu muffinleri iki ayrı tarifle yaptım. ilk seferinde bir arkadaş buluşması için vegan bir tarif arayışındayken hazır tam da balkabağı mevsimiyken ben bunu deneyim bari diyerek, işin açığı biraz da ümitsizce bu tarifi denedim ama sonuç çok güzel oldu. Yumuşacık oldu muffinler. Ancak vegan tarifte kullandığım hindistan cevizi sütü rahat bulunamaz endişesiyle bu tarifin vegan olmayan versiyonunu da denemek istedim. Malzemelerde değişikliğe giderek yaptığım bu tarif de bence gayet güzel oldu. Bu nedenle her iki tarifi de paylaşmak istedim.
Şahsi tercihim hangisi derseniz; vegan olan versiyon benim için az biraz öne çıktı ama her iki tarif de gayet tatmin edici oldu ve her ikisini de çok sevdim. O kadar ki; gördüğünüz üzere konuyu eveledim geveledim getirdim “mutluluk aslında balkabaklı muffindeymiş”e bağladım.
(Bu arada sitede teknik bir sorun var ve fotoğraf yükleyemiyorum. Nasıl düzeltileceği konusunda zerre fikrim yok. Ben bu soruna çözüm bulana kadar muhtemelen Yaz olur, o nedenle maalesef bu yazımı fotoğrafsız yayınlıyorum. Nasılmış bu muffinlerin tip diye merak ediyorsanız instagram hesabıma ya da facebook hesabıma beklerim.)
Muffinler için balkabağı püresine ihtiyacınız olacak. O yüzden öncelikle buyurun balkabağı püresi tarifine;
Balkabağı Püresi
(Püre tarifi Cenk Sönmezsoy’un Cafe Fernando yemek kitabındaki tariften esinlenilerek hazırlanmıştır)
(1.5 kg soyulmuş ve çekirdekleri çıkarılmış balkabağından yaklaşık olarak 350-400 gr. balkabağı püresi elde edeceksiniz)
- Fırın tepsisini fırın kağıdıyla kaplayın
- Balkabağının kabuklarını ve posasını ayırıp küp küp doğrayın.
- Üzerini aluminyum folyo ile kapatın ve 180 derece fırında 70 dakika pişirin. Sürenin yarısında kabak parçalarını ters çevirerek taraflarını değişin.
- Sürenin sonunda kabakları fırından çıkarın, oda sıcaklığına gelmesini bekleyin ve ardından kabakların hafifce kararmış kısımları varsa temizleyin
- Mutfak mikserinizde püre haline getirin. (çatal kullanarak da ezebilirsiniz)
- Elde ettiğiniz püreden 230 gr.’lık kısmını muffinlerinizde kullanmak için ayırın.
Tarifler
Balkabaklı Muffin (Vegan)
Tarifte kullanılan bardak, yemek kaşığı ve çay kaşığı ölçüleri Amerikan ölçü sisteminde kullanılan cup, tablespoon ve teaspoon’un karşılığıdır.
(10 tane muffin için)
Malzemeler
- 1 ¾ su bardağı (255 gr.) un
- ½ su bardağı (100 gr.) beyaz şeker
- ½ su bardağı (100 gr.) kahverengi şeker
- 1 çorba kaşığı kabartma tozu
- 1 çay kaşığı karbonat
- 2 çay kaşığı tarçın
- ½ çay kaşığı toz zencefil
- ½ çay kaşığı toz karanfil
- ¼ çay kaşığı toz muskat
- ½ çay kaşığı tuz
- 1 su bardağı (230 gr.) balkabağı püresi
- 2 çay kaşığı vanilya özütü
- ½ su bardağı (120 ml.)hindistan cevizi sütü
- ½ su bardağı zeytin yağı
Yapılışı
- Fırını 190 dereceye ısıtın
- Unu, beyaz şekeri, kahverengi şekeri, kabartma tozunu, karbonatı, tuzu ve tüm baharatları bir kapta iyice harmanlayın. Daha sonra püreyi, vanilyayı, hindistan cevizi sütünü ve zeytinyağını da ekleyip çırpın
- Muffin kalıbına muffin kağıtlarını yerleştirin ve hamuru muffin kabına eşit şekilde dağıtın
- Dilerseniz her bir muffinin üzerine bir tutam kahverengi şeker serpin
- 16-20 dakika pişirin (ortasına daldırdığınız kürdan temiz çıkana kadar)
(dilerseniz yanında çırpılmış krema ile servis de edebilirsiniz)
————————————
Balkabaklı Muffin
Tarifte kullanılan bardak, yemek kaşığı ve çay kaşığı ölçüleri Amerikan ölçü sisteminde kullanılan cup, tablespoon ve teaspoon’un karşılığıdır.
(12 tane muffin için)
Malzemeler
- 2 su bardağı (280 gr.)un
- ½ su bardağı (100 gr.) beyaz şeker
- ½ su bardağı (100 gr.) kahverengi şeker
- 1 çorba kaşığı kabartma tozu
- 1 çay kaşığı karbonat
- 2 çay kaşığı tarçın
- ¼ çay kaşığı toz zencefil
- ½ çay kaşığı toz karanfil
- ¼ çay kaşığı toz muskat
- ½ çay kaşığı tuz
- 2 yumurta
- 1 su bardağı (230 gr.)balkabağı püresi
- 2 çay kaşığı vanilya özütü
- ½ su bardağı (120 ml)krema
- 115 gr. eritilmiş tereyağ (oda sıcaklığına gelmiş)
Yapılışı
- Fırını 190 dereceye ısıtın
- Unu, beyaz şekeri, kahverengi şekeri, kabartma tozunu, karbonatı, tuzu ve tüm baharatları bir kapta iyice harmanlayın. Daha sonra püreyi ve kalan tüm ıslak malzemeleri başka bir kapta çırpıp kuru mazlemelere ekleyip karıştırın.
- Muffin kalıbına muffin kağıtlarını yerleştirin ve hamuru 12li muffin kabına eşit şekilde dağıtın
- Dilerseniz her bir muffinin üzerine bir tutam kahverengi şeker serpin
- 16-20 dakika pişirin (ortasına daldırdığınız kürdan temiz çıkana kadar)
(dilerseniz yanında çırpılmış krema ile servis de edebilirsiniz)